Boğulanlar Ülkesi

 Günlerden öyle bir gündü ki ne toprak küsmüştü hayata ne ağaçlar ümidi kesmişti. Neşeyle kendinden geçiyordu doğa. Kuşlar şen şakraktı, köpekler ve kediler huzur içinde oynamayı öğrenmişti. Ne oluyordu bu hayvanlara? Hepsi neden bu kadar mutluydu sorusu anlamsızlaşıyordu. Çünkü doğa başka bir şey soruyordu insanlığa? Neden bu kadar mutsuzlardı? Ağaçlar kendilerini topraklarından ayıran canlılara bile bu kadar küskün değildi. Çiçekler ölerek başka bir canlının özel bir gününü kutlamayı bile kabul etmeye başlamıştı. Kuşlar bozulan yuvalarına aldırmadan yenisini inşa ediyorlardı. Peki ya insanlar? Onlar neden bu kadar mutsuzdu? Karşılarına çıkan en ufak soruna bile bir dağ görmüş gibi yaklaşıyorlardı. Mutsuzluklarını yenmek için hiçbir şey yapmadıkları gibi başkalarına bulaştırmak için de ellerinden geleni yapıyor gibiydiler.  Zamansız ilinin Nevmeşeh ilçesinde de durum aynen böyleydi. Bayan Zodan oturmuş dersi dinliyordu. Yani öyle yapıyor gibi görünüyordu. Zaten Bolta gezegeninde insan ırkının genel bir alışkanlığıydı bu. Yapıyor gibi görünmek. Akılları devamlı başka yerdeydi. Sürekli ne yapacaklarını planlar ve hiçbir şey yapmazlardı. -Öfkelenme artık Tobby, anlatacağın konuya dön, insan ırkını başka zaman aşağılarsın. +Tanrı aşkına Jane buna aşağılama denmez bu olsa olsa tespitte bulunmaktır. Her neyse konuya dönüyorum. O gün sarı Kölninin tepede olduğu bir gündü ve bu yüzden bayan Zodanın keyfi yerinde değildi. Diğer insan ırkının aksine o Kölni'den pek hoşlanmaz ve Kölni'nin bulutların arkasına geçeceği zamanı sabırsızlıkla beklerdi. Yağmurun yağmasını ve saçlarının yağmurda ıslanmasını arzulardı. Böyle aptal zevkleri olan bir yaratıktı işte bayan Zodan. -Peki derste neden dışarıyı inceliyordu bu yaratık, çok ilginç okulda ne öğreniyorlardı tanrı aşkına? Çok mu tembeldi bu Zodan? +Aslına bakarsan hayır. O yalnızca yapmak zorunda olduğu konularda tembeldi Jane. -Buna tembellik denmez ki Tony. O bir asiymiş. Peki ne arıyor insanların arasında. O bizden biridir. Bu tarafın adamları Bolta gezegeninde ne bulabilirler. +Haklısın Tanya o bizim tarafın adamıdır. Ama bunu bilmesine imkan yok. Her zaman kendini suçlayacak. Kendini tembel ve yetersiz sanan bir zavallı o. -Ancak Pj onun gibiler nasıl nefes alıyorlar bünyeleri insanlı hırs havasını kaldıramaz ki? Onlar sadece tutkuları için çalışırlar. +Haklısın Desa, fiziksel olarak oraya ayak uydurabiliyor ama onun gibiler orda yaşayamazlar ve sonunda boğulurlar. Kalabalık dehşete kapıldı bazıları ise çığlıklar attı. -Hey sen geri zekalı neden bir şeyler yapmıyorsun, onun orda boğulmasına izin mi vereceğiz yani? Bazıları yalnızca bu isteğe şaşırdı. -Neden bu boltandan önceki insanların boğulup boğulmadığını düşünmediniz kuzum? +Çünkü o o.. -Evet evet biliyorum. Sizinle iletişime geçiyor, onu anlıyorsunuz açık seçik konuşuyor çünkü. Size sesleniyor, yüreğinize dokunuyor tüm bu olanlar. Ona yardım etmek istiyorsunuz çünkü onu yardım edilecek kadar akıllı görüyorsunuz. +Hemen onu almaya git Tony. O boğulmak üzere. Tony Zodan'ı kurtarmaya gidecekti gitmesine ama merak ediyordu çünkü Bolta gezegeni Zortiaklılar için Boğulanlar Ülkesi sayılırdı ama bu sefer durumlar değişmiş oradan birini kurtarmaya giderken bulmuştu kendini. Neden tüm boğulanlar arasından bu kızı kurtaracaklarını aslında konseye değil kendine soruyordu Tony. Ama kendinde bulamadığı cevabı konseyden de bulamadı ve genç Zodan'ı kurtarmaya gitti. Zortiaktakiler bolta gezegenini canlı yayından izlerken Nevşemeh'te enteresan bir şey oldu. Bayan Zodan bir hayal kurmaya başladı. Suyun içinde oldukları bir hayal. Nefes almakta gittikçe daha çok zorlanıyordu. Sonra sınıfın kapısı çalındı. Kapının açılmasını ve arkadaşlarını hiç etkilemeyen okyanus suyunun sınıfın zemininden koridorlara dağılmasını ve kurtulmayı istedi. Herkes neden bu kadar sakindi! O boğuluyordu. Yoksa deliriyor muydu? Sınıfın ortasında okyanus suyunun işi neydi? Evet evet deliriyordu. Sonra kapının asla çalmadığını düşündüğü sırada kapı açıldı ve içeri Hagrid kadar iri bir adam girdi. Tek gözüne gözlük takıyordu. Tek gözü görmüyorsa bile tek taraflı gözlük olabilir miydi? Ah tanrı aşkına neden bunları düşünüyordu içeri iri yarı tuhaf bir adam girmişti kimse neden tepki vermiyordu? İri adam içeri girip o koca cüssesiyle kimsenin ruhu bile duymadan onun sırasının yanına geldi. Zodan dehşet içindeydi iri adam tam dibindeydi ve Kimse onu görmüyordu. Lanet olsun artık nerdeyse hiç nefes alamıyor tam anlamıyla boğuluyordu. Boğulmadan önce kafasında saçma düşünceler geçiyor korkudan kabus görüyor olmalıyım diye düşündü. Ne boğulması aptal dedi kendine tanrım bunların tamamı bir kabus olmalıydı. Kendi kendini uyandırmanın yollarını ararken nefes alamadığı fark etti en aptal insanlar bile bilirdi ölmekte olduklarını oysa o bir aptaldı. Susturdu kendine karşıt kendini. Ölümün kollarından kurtulmak için çabalamayı düşündüğü sırada iri adamı unuttuğunu hatırladı. Tekrar ona döndü. İri adam ona elini uzatıyordu ne olduğunu anlamaya çalışırken iri adam onu yakasından tuttu. Lanet olsun artık biliyordu öleceğini diğer tüm insanlar gibi biliyordu. Sevinmeli miydi sahi buna? Herkes kadar aptal olduğuna sevinmeliydi.-Evet insan ırkı buna sevinirdi-Düşüncelerle boğuşurken suyla boğuşmadığını farketti zodan. Sınıfın tepesinde suyun gelemediği kısma kaldırmıştı onu iri adam ve onu dışarı çıkarıyordu.Kimse ne olduğunu fark etmeden boğulanlar ülkesinden gidiyordu zodan. Zordiak'ta canlı yayın kesildi sonra. Anlaşılan tanrılar Zordiaklıların zavallı fanilerle bu denli içli dışlı olmasından hoşnut değillerdi. Bir de tanrılar Zodan'ın
orda birileri varsa dünyayı rahat bırakın, bizi lütfen yalnız bırakın
duasına biraz içerlemiş ve sonunda kabul etmiş görünüyorlardı. Peki ama Zodan'ın duası onun kurtulmasına engel olabilir miydi? Ne de olsa tanrılar arasında popüler bir faniydi Zodan. Konsey yıllarca tartıştı ama karara bağlayamadı bu konuyu ve zodan farklı zamanlarda bunu tekrar tekrar yaşadı ama bunun kendi kurduğu bir hayal mi yoksa gerçek mi olduğunu asla anlayamadı.
ps: yakında bir boğulanlar ülkesi haritası eklenecektir.haberdar olmak için 🙋@yeraltili

Yorumlar

Popüler Yayınlar