Şahmaran Dizi İncelemesi
Dizi izlemeye değer mi diyecekler için ön edit: kesinlikle sarıyor ama saçmalıklar diz boyu.
Şahmaran mitini anlatan bu dizide Şahsu ve Maran karakterlerinin aşkını izleyeceğimiz vaad ediliyor ancak aralarında bir sevgi kırıntısı bile gösterilmiyor dizide. İsimler gerçekten çok tırt, seviyeyi düşürmüş. Senaryo o kadar garip ilerliyor ki taşlar yerine son bölümde otursun diye gerizekalı bir Boğaziçi mezunu akademisyen bulunuyor dizide.
Oyuncularla başlayalım.
Serenay kendini izletiyor. Saçı, konuşma tarzı tipik güzel başrol oyuncularından farklı. Aurası çok güçlü bir kadın ancak yıllardır pompalanan iyi oyuncu Serenay mitini de boşa çıkardığı bir oyunculuk performansı izlettiriyor. Medcezir dizisindeki zengin ailenin prenses kızı Mira ile çocukluktan beri sıkıntılar çekmiş, var olan annenin yokluğu ve terk edilme ile sınanmış Şahsu karakterlerini aynı değerde oynuyor. Kimi zaman Şahsu yerine Mira izletiyor izleyiciye. Dedesi tarafından terk edilmiş annesinin kinini taşıyan bir karakter olarak kendisini sürekli bırakıp giden bir Maran karakterine sonsuz bir güven besliyor anlamsızca.
Burak Deniz ise sekiz bölüm boyunca kaşlarını çatarak oynuyor dizide. Marlar adındaki insanlardan daha güçlü ama gizli bir halkın işaretlenmiş lideri neye inandığını bir türlü açıklamıyor bu kadar bölümde. Kimi Marlar, insanlığın verdiği zarardan bıkmış ve onlara karşı koymak istiyor kimise Şahmaran mitine inanıp her şeyin düzeleceğine inanıyor. Olaylara konu olan esas Mar ise bu konuya değinmiyor bile ülke ülke gezip kaçmaya çalışması dışında.
Cihan karakteri Maran'a göre daha başarılı resmedilmiş hem kurgu hem oyunculuk bakımından. İnançlı bir Mar olarak halkın kurtarıcısı olarak görülen adamın, inanmadığı bir miti gerçekleştireceğine inanmıyor ve istemiyor. Mert Ramazan Demir bu öfkeyi belli ediyor oyunculuk anlamında. Seyirci görebiliyor Cihan'ı.
Kurgu inanılmaz başarısız. Sır ustaca değil karakterlerin aptallıkları ile saklanmış. Şahsu ve Cihan gece vakti beraber yürürken bir anda Maran geliyor ve Cihan kayboluyor. Bu durumun absürtlüğünü hiç sorgulamayan Şahsu, ertesi gün ondan özür dileyen Cihan'a 'Aa ne önemi var canım, cin gibi ortadan kayboldun bi' anda ama ben salağım anlamam sizde bir gariplik olduğunu.' diyor resmen. Bella salağı bile 'bu Edward hayırdır araba falan durduruyor' diye düşünmüştü ya.
'İnsanlar bu Dünya sizin değil!' diye atarlar yapan bu kurguda insanın ne yapıp da Marları bu kadar gücendirdiğini katiyen anlayamıyoruz çünkü yok bu konu senaryoda. Marlar arasında fikir ayrılığı neden kaynaklandı, neden insanlardan daha zor şartlarda yaşıyor Mar halkı bunu anlamıyoruz. Dışlanmış bir topluluk izlenimi verilmeye çalışılan Marlar basbayağı insanlara ırkçılık yapıp dışlıyorlar, barındırmıyorlar sokaklarında. Hem zaten Mar diye bir kavramdan haberi olmayan insanlar nasıl ayrımcılık yapmışlar bu gruba, o da ayrı soru işareti. İnsanları ezmek de moda oldu ama altı boş.
Marlar ve insanlar savaşını bitirecek tutkulu aşk öyküsünün anlatıldığı bu yapımda iki konuya da değinmemiş senaristler. Ne aradaki husumeti ne de bu düşmanlığı bitiren o aşkı görüyoruz. İki genç birbirlerini beğenip takılıyor hepsi bu kadar. İsim seçimlerinden bile belli konunun derinliği.
Sevgili senaristler lütfen esas meselelere ışık tutun bu tür yapımlarda. Neden sonuç ilişkileri kurmak olayları birbirine bağlıyor, seyirci iki alakasız karakterin her öpüşmesinden büyük aşk sonucu çıkarmıyor ve fantastik bir öyküde biraz evreni de tanıyabilmek istiyor.
İnsanlığa gereksiz görevler atfedip ona yüklenen bu yapım için daha iyi bir öneri şarkı olamazdı diye düşünüyorum Dinlemek için tık tık
🐍



Yorumlar
Yorum Gönder