Bayan Can'a Mektup

 

                                              (Meryem Ana Kütüphanesi, sana buradan yazıyorum)

Bayan Can'ın uzun süredir mektup almadığını ileten bir dost sayesinde yazıyorum bu mektubu. Karar verdikleri yollarda dinlenmiş olanların tekrar yürümeden önce yaptıkları gibi yola çıkma anılarımı tazeliyorum şimdi sizinle. Mektupları beni unutmayın diye yazdığımı söylemiştim kendime. Çünkü ben daha küçük Can'ı biraz unuttum. Ondan bana kalan şeyler yok şimdi. Yazdığı defterleri, okuduğu kitapları saklıyorum aklımda hayal meyal. Onun benden daha kuvvetli yürüdüğünü hatırlıyorum bu hayat yolculuğunu. O daha güçlüydü diyorum hep. O daha arzuluydu. Ne söylenmesi gerektiğini daha iyi bilir ve kendisinin arkasında daha çok dururdu. Küçük Can'ın bir çılgın süvari olduğu doğrudur Bayan Can ama size bu mektubu yazan kişi kaşif bir büyücüdür. Küçük Can kadar hızlı koşmaz o, biraz kafası karışık görünür. Olmayan şeyleri hayata getiren bir sihirbazdı o diyebilirsiniz benim için. Size işinize çok yarayacak itemler toplama peşindeyim. Bunu yalnız sizin için yaptığımı düşünüp üzülmeyin sakın. Aklınızdan benim sizden daha iyi olduğumu da geçirmeyin lütfen. Ben kendiyle bile yarışmayı bırakmaya adıyorum kendimi. Tam şu an vazgeçiyorum bu kıyastan. Küçük Can hiç kaybolmayacak, onun cesaretini hatırlamak için okumayın bu yazıyı. O sizin içinizdedir her zaman. Belki unutmuşsunuzdur ona dair küçük bir ayrıntıyı diye yazacağım bunları artık size. Keşfetmeye korktuğunuz dünyalar'dan ben de korktum demek için yazıyorum.


 Size yardımcı olmak için değil bana yardımcı olduğunuz için yazıyorum Bayan Can. 

Bana dair olan özü çok iyi bildiğinizi bilerek küçük hatırlatmalar yapmak için yazıyorum. Ben, kendime koyduğum yüzlerce isimlerden her biri olan Edayım. Yazdığım öyküdeki Zodan'ım ben. Korkak bir hayalperestim. Tutkuya tutkunum. Bir şehir perisiyim ben. Ben aramızdaki tek köprüyüm. Karşılıksız mektuplar yazacak kadar özlem duyuyorum sana. 

(uptown girls, küçük ama etkili bir mesajdı bu film)


Sabah rutinleri yapıyorum notion'dan tikler koyuyorum onlara. Kendimi perişan etmediğim ve sıkılmaktan bunalmadığım listeler yapıyorum kendime. Ayaklarımın üzerinde değil ellerimin üzerinde durmaya çalışıyorum yogada. Gitar öğrenmek değil öğrenmiş olmak istediğimi fark ediyorum sık sık. Her buluşmayı kahveyle taçlandırıyorum ve filtre kahve makinem olduğundan beri yalnızca kendi yaptığım kahveyi sevdiğimi fark ediyorum. Hayatımdan çıkan insanlara yalnızca minnet duymaya başlıyorum ve hatta özlüyorum da onları. Şimdi bi yerlere götürdüğünü hayal ettiğim yeğenimle oyunlar oynuyorum, kokluyorum onu. Etrafımda en sevdiğim insanların gülüşlerine bayıldıklarım olduğunu fark ediyorum. Çekik gözlü,bıyıklı çocukta da en sevdiğim şey gülüşü. Meryem Ana Kütüphanesi'ne geliyorum bir süredir yine ve modelleme yapıyorum. İş sayım 2 olduğu için artık freelancer kabul ediyorum bu arada kendimi. Mimarlara ve mimarlığa olan sevgim artıyor bu arada. Sabah rutinimde her gün 20 dakika kadar mimari kültür seansı yapıyorum. İşte Sanat serisinde Wright'a yer verilmesine şaşırıp okuyorum mesela. Hep şaşırıyorum evet. Hayat bana oldukça şaşırtıyor geliyor. Yeterince şaşırtıcı gelmesine de tamamım bu arada. Her sabah 3 sayfa yazıyorum, okuyorum, ingilizce çalışıyorum, mimari kültür seansı yapıyorum kendime ve bu bana dünyanın en keyifli düzeneği gibi geliyor. Daha fazlasını eklemek için yaptığım girişimleri bilinçli olarak baltalıyorum. Kendime ertesi güne hevesim kalacak kadar çalış sözleri veriyorum çünkü. Two and half men izliyorum, the secret kitabını okuyorum, konseye şükranlarımı sunuyorum bir de. Kayağa gitmeyi dört gözle bekliyorum, vintage bir kar montu istiyorum seni de çok öpüyorum.


Tutkuyla kal, Bayan Can.(bu yazıyı yazmama sebep olan dosta teşekkür edicem sen de okutana et.)

dance while u can tık tık💃

Yorumlar

  1. O kadar güzel yazıyorsunuz ki, içimdeki küçük kız bir zamanlar onun oyun arkadaşı olduğunuzu düşünüyor. Çok ama çok eski zamanlardan 💐

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar